Sırtımızdaki Hedef Kitap Yorumu

Hepinize tekrardan merhabalar! Uzun zaman süren bir aradan sonra beraberiz... Hem de en sevdiğim karakterin, Ignazio Vitale'nin kitabıyla beraberiz... Gözlerindeki Canavar, Ruhumdaki Canavar kitaplarından sonra Sırtımızdaki Hedef çıkalı uzun bir süre oldu sayılır. Arzu Altınanıt'ın çevirisiyle Yabancı Yayınları'nda yayınlanan kitabı yeni bitirdim ve gözüme çarpan bazı noktaları not alarak genel bir yorum/eleştiri hazırlamaya geldim. Bu arada önceki yazımda gördüğüm hataları/ hata olduğunu düşündüğüm noktaları yazımın sonuna eklemiştim. Bu sefer direkt olarak Arzu Hanım'a gönderdim ve kendisi her bir noktanın gerek orjinaliyle bana geri dönüş yaparak, gerekse kullanım sebebini açıklayarak yardımcı oldu. Buradan kendisine tekrardan kocaman teşekkür ediyorum...




Kitap Adı: Sırtımızdaki Hedef
Yazar: J.M. Darhower
Çevirmen: Arzu Altınanıt
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa Sayısı: 382 - 1. Baskı
Puanım: 9.5/10

"Ignazio Vitale iyi bir adam değildi. Onu ilk gördüğümde tehlikeyi sezmiştim. Karanlık ve öldürücü… Büyüleyici ve ürkütücü... İstediğim her şey ve ihtiyacım olan son şey... Saplantı… Beni ağına düşürmesi, yatağa atması ve hayatına dahil etmesi çok uzun sürmedi. Onun sırları vardı, hayal bile edemeyeceğim sırlar… Gözlerindeki karanlık, ürkütücü ve heyecan vericiydi. O, yakışıklı prens maskesi ardına gizlenmiş bir canavardı ve maskesini çıkardığında her şey değişmişti. Ondan nefret etmek istiyordum. Bazen ediyordum da... Ama bu onu sevmeme engel olmuyordu."

İşte Karissa, Ignazio Vitale'yi böyle tanımlıyor. Peki, böyle bir adama aşık olmak, onunla birlikte olmak nasıl bir histi? Karissa neler yaşamıştı ve Ignazio yoluna nasıl çıkmıştı? Bunların hepsi serinin ilk kitabında cevap bulan sorularmış gibi görünebilir, evet. Ama Vitale ile ilgili olan hiçbir şey bu kadar basit olamazdı. 


Serinin üç kitabında da yeni şeyler öğrenmeye, Ignazio ve Karissa'nın hayatlarının içinde can bulmaya devam ediyoruz...





"Sırtımızdaki Hedef" bize çok farklı bir açıdan Ignazio'yu tanıma fırsatı veriyor bence. Karissa'nın hak ettiği bir adam olabilmek adına yaptığı fedakarlıklar beni oldukça şaşırttı. Hayatını üzerine kurduğu ve ismini devam ettirdiği alışkanlıklardan vazgeçmesi, serinin önceki kitaplarını okumuş herkesin bildiği üzere çok büyük bir adım. Aynı zamanda Karissa'da, Ignazio'ya ayak uydurabilmek adına sonunda onu sorgulamaktan vazgeçmiş gibi görünüyor. Okurken çoğu yerde "acaba şöyle mi olacak" diyerek kendi kendimi çelişkide bıraksam da, kitabın ilerleyişi ve veda ederken yazarın damağımızda bıraktığı heyecan harikaydı.


Vitale'yi çok seviyorum, kitabı da aşırı beğendim ama beni de rahatsız eden bir iki nokta oldu açıkçası. Kitabın sonu aşırı sakin bitti bence. Tabi ki yarım kalan olaylarla, devamı varmışcasına anlatılan bir aksiyonla bitseydi daha çok hayal kırıklığına uğrardım ama kitabın finalinde nedense yazardan bir fark bekledim. Bana göre kitabın bir diğer eksisi, bir bölümden sonra yan karakterle ilişkinin kesilmiş olması oldu. Çünkü serinin ilk kitabından beri bir tanecik bile yan karakter olsa, onun ne yaptığını biliyor oluyorduk. Finale geldiğimizde, madem klişe bir final okuyorum yan karakter de buralarda olabilirdi, diye düşündüm. Bu arada klişe diyerek yazarı kesinlikle harcayamam, harcatamam. Oldukça güzel bir kurgusu olan bu kitabın sadece çok sakin bittiği için yazarın biraz cesaretsiz davrandığı düşüncesindeyim.

Serinin ilk kitapları ile ilgili eleştiri/yorum yapacak taze bilgim olmadığından dolayı size genel bir özet geçip kitap hakkında düşüncelerimi belirtmek istedim. Eğer sizde kitabı okuduysanız yorumlarınızı paylaşmanız beni çok mutlu eder. Kendinize güzel bakın! 

Ve tabi ki, kapanışı Vitale'nin bu kitapta en sevdiğim sözüyle yapacağım.

"Sen, benim olmadığım her şeysin. Muhtemelen asla olamayacağım her şey."

Bookstagram hesabım için tıklayın!


Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar