The Book of M - Peng Shepherd || Kitap Yorumu
The Book of M || Kitap Yorumu
☆☆☆☆☆ (5/5)
Selamlar herkese 👋🏻
🥀 Tanıtımları yapılmaya başlandığından beri gözüm The Book of M'in üzerindeydi diyebiliriz. TÜYAP'a gitmişken ilk işim kitabı alıp incelemek oldu ve özellikle cildini aşırı beğendim. 😍 Ancak böylesine güzel bir tasarıma daha şık bir ayraç tasarlanabilirdi diye düşünüyorum. Klasik kare ayraçlar yerine belki içeriğe yönelik bir öğeyi taşıyan özel bir ayraç düşünülebilirdi...
🥀 Tasarımı harika olan bu kitaba bir eleştirim daha var. Orijinal kapağa sadık kalınarak harika bir iş çıkartılmış. Kitapta bahsedilen o çalılarla kaplı şehir imajı iç kapakta çok güzel yansıtılmış, ancak Türkçe olarak basılan bir kitabın kapağındaki "stop" tabelası en azından değiştirilerek bu detayları her okurun anlaması sağlanabilirdi diye düşünüyorum. Naçizane fikrim... 🤷🏻♀️
🥀 Gelelim kitabı merak etmemin en önemli sebebine... Bir çevirmen adayı olarak özellikle son zamanlarda çeviri kitapları daha büyük bir titizlikle incelemeye başladım. Çeviriye ilk eleştirim, herkesin de dikkatini çektiği üzere, kitabın ismi: "The Book of M" 🤔
🥀 "Nasıl böyle bırakırlar" diye parlamadan önce kitabı okuyup bu kararın çevirmene mi yoksa yayınevine mi ait bir politika olduğunu incelemek gerekir. Ki kitabı okumaya başladığım an aldığım notları derleyerek bir yorum hazırlıyorum sizin için... Belli teknikleri göz önüne aldım ve kitabın sonuna gelmeden bu çeviri tercihi hakkında hiçbir eleştiri yapmadım. Çünkü içeriğe uygun olması veyahut belli bir anlamı bütünen karşılaması için kitabın ismi çevrilmemiş olabilirdi. Hâlâ çevirmenin neden böyle bir tercih yaptığını merak etsem de (ki bu arada kitabın dili oldukça güzeldi ve çeviri kokmuyordu kesinlikle, çevirmeni bu yönden tebrik ediyorum), bana göre kitabın isminin çevrilmemesi için bir sebep yoktu diyebilirim. İçeriğinden ve M harfinin bağlantısından taşınan anlamın kaybolmayağını düşünerek böyle söylüyorum tabi ki... Yine çevirmenin kararına bırakılarak yayınevi ile ortak bir Türkçe isim düşünülebilirdi.
☆☆☆☆☆ (5/5)
Selamlar herkese 👋🏻
🥀 Tanıtımları yapılmaya başlandığından beri gözüm The Book of M'in üzerindeydi diyebiliriz. TÜYAP'a gitmişken ilk işim kitabı alıp incelemek oldu ve özellikle cildini aşırı beğendim. 😍 Ancak böylesine güzel bir tasarıma daha şık bir ayraç tasarlanabilirdi diye düşünüyorum. Klasik kare ayraçlar yerine belki içeriğe yönelik bir öğeyi taşıyan özel bir ayraç düşünülebilirdi...
🥀 Tasarımı harika olan bu kitaba bir eleştirim daha var. Orijinal kapağa sadık kalınarak harika bir iş çıkartılmış. Kitapta bahsedilen o çalılarla kaplı şehir imajı iç kapakta çok güzel yansıtılmış, ancak Türkçe olarak basılan bir kitabın kapağındaki "stop" tabelası en azından değiştirilerek bu detayları her okurun anlaması sağlanabilirdi diye düşünüyorum. Naçizane fikrim... 🤷🏻♀️
🥀 Gelelim kitabı merak etmemin en önemli sebebine... Bir çevirmen adayı olarak özellikle son zamanlarda çeviri kitapları daha büyük bir titizlikle incelemeye başladım. Çeviriye ilk eleştirim, herkesin de dikkatini çektiği üzere, kitabın ismi: "The Book of M" 🤔
🥀 "Nasıl böyle bırakırlar" diye parlamadan önce kitabı okuyup bu kararın çevirmene mi yoksa yayınevine mi ait bir politika olduğunu incelemek gerekir. Ki kitabı okumaya başladığım an aldığım notları derleyerek bir yorum hazırlıyorum sizin için... Belli teknikleri göz önüne aldım ve kitabın sonuna gelmeden bu çeviri tercihi hakkında hiçbir eleştiri yapmadım. Çünkü içeriğe uygun olması veyahut belli bir anlamı bütünen karşılaması için kitabın ismi çevrilmemiş olabilirdi. Hâlâ çevirmenin neden böyle bir tercih yaptığını merak etsem de (ki bu arada kitabın dili oldukça güzeldi ve çeviri kokmuyordu kesinlikle, çevirmeni bu yönden tebrik ediyorum), bana göre kitabın isminin çevrilmemesi için bir sebep yoktu diyebilirim. İçeriğinden ve M harfinin bağlantısından taşınan anlamın kaybolmayağını düşünerek böyle söylüyorum tabi ki... Yine çevirmenin kararına bırakılarak yayınevi ile ortak bir Türkçe isim düşünülebilirdi.
🥀 Kitaptan bahsedelim bakalım... "Unutuş" olarak adlandırılan dalga (virüs ya da hastalık demek artık çok klişeleşti) zamanla insanlar içinde yayılarak anıları silmeye başlıyor. Bu dalgaya kapılan insanlar önce gölgelerini kaybediyor, sonra anılarını kaybetmeye başlıyorlar. Hatta bu öyle bir dalga ki, var olan bir gerçeklik hakkında anılar silindiğinde o gerçeklik (örneğin bir hayvan) mutasyon denilebilecek bir değişime uğruyor.
🥀 Kitabın her bölümü farklı bir kişinin bu dalgayla başa çıkışını ya da yenilgisini anlatıyor diyebiliriz. Ory, Max ve Naz'ı bazen de Toplayıcı'yı okuyoruz. Bu sebeple her bölüm ismini o bölümün anlatıcısından alıyor.
🥀 Spoiler vermemek adına çok derine inemeyeceğim ancak bu kitap benim "gözüm kapalı önerilecekler" listeme girdi diyebilirim. Ki çok iddialıyım yakında filmini izleriz diye düşünüyorum. Kitabın ilerleyiş şekli, kurgunun karakterleri yönlendirmesi, karakterler arasındaki bağlantı ve en ufak bir kelimenin ya da düşüncenin bile sonrasında büyük bir etki oluşturması harika yansıtılmıştı. Özellikle bir distopya romanı olduğu düşünülürse klişeleşmesinden çok korkarak okudum ama gayet güzel ilerleyerek sonunda beni bir güzel şaşırttı diyebilirim.
🥀 Bu arada ikinci kitap olacak mı bilmiyorum ama bence olacak, en azından olmalı. Çünkü ucu açık denebilecek, devamı gelebilecek bir noktada final verdi kitap. Ama "Alırsak meraktan olur müyüz, Büşra," derseniz, hayır merakta bırakacak bir son değildi derim. Rahatça okuyabilirsiniz.
🥀 Gözüme birkaç hata çarptı. Ama bunlar gereksiz "bir" kullanımı, aynı kelimenin fazladan kullanılması ya da eksik kullanılması gibi basit hatalardı. Göze batacak kadar da fazla yoktu. Belki 100 sayfa da 4-5 taneye denk gelmişimdir... Derken okumaya devam ettikçe ufak tefek daha fazla hatayla karşılaşmaya başladım ki aşırı dikkatli okurlar için bu birazcık rahatsız edici olabilir. Ki diğer baskılarda bunun düzeleceği haberini bizzat aldım o yüzden gönlünüz rahat olsun. 😉
🥀 Siz okudunuz mu, okumayı düşünüyor musunuz bu güzel kitabı peki? Gelin yorumlarda spoilersız sohbet edelim. ❤
🥀 Kitabın her bölümü farklı bir kişinin bu dalgayla başa çıkışını ya da yenilgisini anlatıyor diyebiliriz. Ory, Max ve Naz'ı bazen de Toplayıcı'yı okuyoruz. Bu sebeple her bölüm ismini o bölümün anlatıcısından alıyor.
🥀 Spoiler vermemek adına çok derine inemeyeceğim ancak bu kitap benim "gözüm kapalı önerilecekler" listeme girdi diyebilirim. Ki çok iddialıyım yakında filmini izleriz diye düşünüyorum. Kitabın ilerleyiş şekli, kurgunun karakterleri yönlendirmesi, karakterler arasındaki bağlantı ve en ufak bir kelimenin ya da düşüncenin bile sonrasında büyük bir etki oluşturması harika yansıtılmıştı. Özellikle bir distopya romanı olduğu düşünülürse klişeleşmesinden çok korkarak okudum ama gayet güzel ilerleyerek sonunda beni bir güzel şaşırttı diyebilirim.
🥀 Bu arada ikinci kitap olacak mı bilmiyorum ama bence olacak, en azından olmalı. Çünkü ucu açık denebilecek, devamı gelebilecek bir noktada final verdi kitap. Ama "Alırsak meraktan olur müyüz, Büşra," derseniz, hayır merakta bırakacak bir son değildi derim. Rahatça okuyabilirsiniz.
🥀 Gözüme birkaç hata çarptı. Ama bunlar gereksiz "bir" kullanımı, aynı kelimenin fazladan kullanılması ya da eksik kullanılması gibi basit hatalardı. Göze batacak kadar da fazla yoktu. Belki 100 sayfa da 4-5 taneye denk gelmişimdir... Derken okumaya devam ettikçe ufak tefek daha fazla hatayla karşılaşmaya başladım ki aşırı dikkatli okurlar için bu birazcık rahatsız edici olabilir. Ki diğer baskılarda bunun düzeleceği haberini bizzat aldım o yüzden gönlünüz rahat olsun. 😉
🥀 Siz okudunuz mu, okumayı düşünüyor musunuz bu güzel kitabı peki? Gelin yorumlarda spoilersız sohbet edelim. ❤
Yorumlar
Yorum Gönder